Giriş # 1: Dans Etmeye Aşık Olurken Öğrendiğim 3 Ders

Son 15 yılda dans beni tekrar tekrar büyüledi.

Kizomba ve Semba ile ilgili ayrıntılara girmeden önce, dans etmeye bağımlı olmamın nasıl başladığını paylaşmama izin verin…

Bir Zamanlar

2005 yılında Küba salsa dansı ile tanıştım – doğru ifade etmek gerekirse; dansın ismi aslında casino (“kumarhane”) ve müziğin adı salsa; https://en.wikipedia.org/wiki/Cuban_salsa.
2005 özel hayatımda bir karmaşa ile yeni başlamıştı; 8 yıllık evliydim ve iki küçük çocuğum vardı.Evliliğim dağılıyordu, eski karım ve ben ayrılmaya ve sonunda boşanmaya karar verdik. Boşanmayla, iki küçük çocukla birlikte yüzleşmek, kendi çocukluk dramıma dair bir dejavu gibiydi, ama şimdi ben ebeveyn rolündeydim. Ayrılma öfke ve hüsran hissetmeme neden olurken bir yandan bunun çocuklarımı nasıl olumsuz etkileyeceğini fark ediyordum. Ebeveynlerimin kavgalarnın benim çocukken ruh halim üzerinde derin bir etkisi olduğu gibi.

Ek olarak, yaşadığımız evin yenileme nedeniyle bir inşaat alanı olması, ailemin içinde bulunduğu durum da eklenince beni inanılmaz bunaltıyordu.

Terapi Olarak Dans

Pozitif bir dikkat dağıtmaya ihtiyacım vardı: eğlenceli, pozitif titreşimli, rahatlatıcı ve sosyallik içeren bir aktivite. Lisede nasıl dans ettiğimi hatırladım, tamamen unutmuş olduğum bir aktivite. Böylece dans etmeye başlamaya karar verdim.
Ama hangi dans? Zürih’teki dans okulları ve dans sahnesi hakkında online bir araştırma başlattım. Aynı zamanlarda arkadaş olduğum mimar bir çift ; Zürih’te büyük bir salsa dans okulu olan Salsarica’nın yeni lokasyonunun kurulumunda yer aldıklarından bahsettiler. Ben de Salsarica’yı google’da araştırdım ve birbirini takip eden olaylar sonrası Şubat 2005’te Küba salsa dansı için akşam sınıflarına katıldım.

Üç ay sonunda tutkunu olmuştum.

Dans; Hobi ya da Bağımlılık

Haftada tek bir geceyle başlayan hikaye, kısa sürede haftada 2-3 gece olmuştu. Yeterince liderleri olmadığında diğer sınıflara da yardımcı olurdum, ki çoğu zaman durum böyleydi.

Bir süre sonra haftalık programım şöyle olmuştu:
– Pazartesi: ücretsiz, açık çalışma saati 20-21: 00. 21: 00’den sonra parti
– Salı: 19-21: 00. 21-23: 00 kendi sınıfıma yardım
– Perşembe: 21-23:00’a yardım
– Cuma: bir partide dansa
– Cumartesi, pazar: Varsa atölyelere katılmak

Bu tempo, bebek bakıcılarını organize etmek, boş akşamları ve haftasonlarını eski karımla koordine etmek için çokça çaba sarf etmeyi gerektiriyordu.

Eski karımın ve dans etmeyen arkadaşlarımın (o zamanlar hala dans etmeyen arkadaşlarım vardı) artan dans aktivitelerimle ilgili ne düşündüğünden hala %100 emin değilim. Ama Salsa dansına bağımlı tavrımı bazı yanlış, yaramaz fanteziler ile birleştirdiklerine eminim.

An’da Olmak

Ama gerçekte yaşadığım şey, aynı zamanda Akış adı da verilen an’da olmaktı.

Kendimi bir şarkı süresince, pozitif bir enerji balonu – büyüleyici anlar – içinde hissediyordum.Günlük problemler, çevresel sorunlar ve düşünceler kaybolup gidiyordu. Bu şekilde hissetiren birkaç danstan sonra eve gider ve yorgun ama mutlu bir şekilde uykuya dalardım. Bende koşucu çoşkusuna benzer şekilde dansçı çoşkusu vardı

Benimle aynı kafada dansçılarla tanıştım; liderler ve takipçilerle. Benzer şeyler tecrübe eden insanlar. Onlara kendimi açıklamaya ihtiyacım yoktu, nasıl hissettiğimi zaten anlıyorlardı.
Aynı zamanda beni büyüleyen şey, sayısız saat rumba ve afro-küba atölye çalışması sonucu olarak vücut bilinç ve kontrolümdeki artıştı.
İyi bir dansçı olmanın sadece kanında olan bir şey olmadığını anlamaya başladım. Tabii ki bazı insanlar bedenlerinin farkındalığı hakkında az ya da çok yetenekli olabilirler, ama en nihayetinde önemli olan egzersiz ile geçen saatlerin sayısıdır.

Kanın damı ?

Doğduğunuz kültür müzik yapmanın ve müzikle hareketin her yerde olduğu bir ortamsa, hiçbir ders almadan bile çok dans saatiniz olacaktır. Hala bebek bezi giyerken bile dans ediyor olacaksınız.
Çok şanslı değilseniz ve müzik ve dans konusunda isteksiz bir çevrede doğup, benim gibi 30’lu yaşlarınıza kadar ders almayı beklediyseniz … O halde eksik kalan dans saatlerini kas hafızanıza katmak biraz zaman ve derinlemesine adanmış bir çalışma gerektirecektir.

Vücut hareketlerimi mümkün olan her yerde ve her vakit çalıştım; dişimi fırçalarken ya da ofiste, ayaklarım masanın altına Pasitos yapıyordu, düz yolda araba kullanırken bile omuzlarımı hareket ettiriyordum – bunu tavsiye olarak almayın…

Köklere Geri Dönüş

2007’de Küba Salsa dansıma çeki düzen vermek için bir ayımı Küba’da geçirdim; isteğim dansımın daha özgün bir stil ve havaya sahip olmasıydı. Zürih’teki Kübalı öğretmenim Esther’e sorduğumda, beni Habana’da bir öğretmenle temasa geçirdi.

Benim için göz açıcı ve Kizomba & Semba’ya olan yaklaşımım üzerinde hala bir etkisi devam ettiren bir deneyim oldu:

Hocamla tanışıp ona amacımı söylediğimde aşağı yukarı söylediği şu oldu:
“Tabii ki, bunu başaracaksın, ama salsa yaparak değil”
Benim tepkim ise “Peki ya öyleyse ne yapacağız?” oldu.
O “Köklere geri dönmelisin” dedi.

O ay boyunca neredeyse her gün ikişer saatlik seanslar yaptık, Yoruba kültüründe Afrika tanrılarına adanmış danslar olan Cuban Rumba ve Orishas dansını en az 90 dakika yapardık.

Aşırı derecede zorlanmıştım. Orishas’ta varolan saf Afrika davulunu hissedecek kulağım olmamasının yanı sıra, dans adımları ve vücut kontrolündeki zorluklardan bahsetmeyelim bile.

Bununla birlikte bu deneyimin dansım üzerinde çok ciddi bir etkisi oldu. Küba salsam gelişmiş ve artık farklı bir havası olmuştu. Tek bir büyük değişiklik değildi olan, adımlarda, duruşta, zamanlamada, vs. çok ince, bir çok küçük değişiklikti. Ben bunu kendi kendime fazla fark edememiştim, ama edindiğim geri bildirim ve yorumlar oldukça müthişti.
Bugüne kadar aldığım en müthiş iltifatı, yıllar sonra seyahatlerim sırasında Paraguay Asunción’daki bir restoranda akşam yemeğinde spontane şekilde dans ettiğim sırada almıştım. Küba müziği çalıyordu ve Paraguaylı arkadaşlarım biraz dans görmek istemişlerdi. Dans ettikten sonra bir garson yanıma geldi ve “Ben Küba’lıyım ve kendimi evimde hissettirdiniz, teşekkürler” dedi.

Dersler

Küba salsa dansına olan bağımlılığım sırasında öğrendiğim iki ana ders:

  • Gerekli egzersiz saatlerini verecek kadar kendini adamış ve disiplinliysen, herhangi bir dansta ustalaşabilirsin
  • Gerçekten bir dansta ustalaşmak ve onu hissetmek istiyorsan, o dansın köklerine dönmelisin

Bir de üçüncü ders var. Bu zor bir konu ve bununla nasıl başa çıkılacağı konusunda genel bir tavsiyem yok:

  • İlişkiler ve dans bağımlılığını aynı anda yürütmek pek kolay değil; bu durum herhangi bir bağımlılık için de geçerli sanırım, fakat dans bağımlılığının diğer bağımlılıklar gibi yıkıcı olmadığına inanmak isterim?
Categories: